Perdeler salonları değil, sanki zamanları ayırıyordu. Şüphesiz ki başka türlü bir yerdeydi. Rose Bar'a ilk gelişiydi. Brian Newman'ın jazz orkestrası sanki plaktan çalıyordu ve O da eski albümlere bakıyordu. Şöminenin titrek ışığında geçmişin hayaletleri gibi duvarlara vuruyordu kadehlerin gölgeleri. Her şey öyle tanıdık ve sıcaktı ki New York'taki yalnızlığı derin bir nefes almıştı. Ne buluşmaydı ama... Bara dayandı ve unutmamak üzere izledi. Gömleğine kazındı anıların izleri.

Leave a comment